dün iki emekli orgeneral, şener eruygur ve hurşit tolon, ato başkanı sinan aygün, cumhuriyet gazetesi ankara temsilcisi mustafa balbay, bu arada istanbul, ankara ve trabzon'da bir tıp profesörünün de içinde yer aldığı bir dizi ismin gözaltına alınmasından sonra yine bir uğultu yükseldi.
tepkilerin en serti chp kurmaylarından geldi. toplumda bu seviyeye gelmiş insanlar nasıl gözaltına alınırmış, gözaltına alınanlardan ikisi orgeneral seviyesine yükselmiş kişilermiş, olacak iş değilmiş... türkiye komünist partisi bile gözaltıları “polis darbesi” olarak yorumlamış!
aslında hikâye, 1996'da susurluk'taki kazada ortaya çıkan devlet içindeki çetelere uzanıyor. susurluk davasında sonuca ulaşılamamıştı. iddianamede öne çıkan isimlerin başında gelen jandarma genel komutanı veli küçük, hrant dink cinayeti sonrası yani emeklilik günlerinde avukat kemal kerinçsiz ile birlikte gözaltına alındığında adına ergenekon denen soruşturma kamuoyuna yansımış oldu. hrant dink öldürülmeden önce veli küçük tarafından defalarca ölümle tehdit edildiğini açıklamıştı.
9 kasım 2005'teki şemdinli bombalamasının ardından halk tarafından yakalanan astsubaylardan birine dönemin kara kuvvetleri komutanı, şimdiki genelkurmay başkanı yaşar büyükanıt “tanırım, iyi çocuktur” diyerek sahip çıkmıştı. şemdinli davası tam bir komediye dönmüş, bombacı askerlere ömür boyu hapis cezası verilmesine rağmen dava askeri mahkemeye taşınmış ve sanıklar burada beraat ettirilmişlerdi. davada iddianame'yi hazırlayan van savcısı ise hem savcılıktan olmuş, hem de ömür boyu avukatlık dahi yapması yasaklanmıştı...
sonra nokta dergisi darbe günlükleri adıyla bir dosya yayınladı. dosyada sarıkız ve ayışığı ad verilen iki darbe girişiminden söz edilmekteydi. darbeyi planlayanlar olarak günlüklerde dün gözaltına alınan emekli orgeneraller şener eruygur ve hurşit tolon'un isimleri geçmekteydi. nokta'nın üzerine gidildi, sahibi alper görmüş hakkında tsk'ya hakaretten dava açıldı. ancak davanın ilerleyen bölümünde bu dosyanın dönemin deniz kuvvetleri komutanı özden örnek'in karargahtaki bilgisayarından çıktığı polis laboratuvarında kanıtlandı. sonra ne mi oldu, nokta dergisi kapandı!
derken geçtiğimiz yıl ümraniye'de bir evde bir cephanelik ortaya çıktı. bulunan bombalar şemdinli'de patlayan bombalarla aynı seriden çıktı. ve ergenekon gözaltıları başladı.
yani uzun lafın kısası, bugüne dek sağa sola bombalar atıldı, faili meçhul cinayetler işlendi, akaryakıt kaçakçılığı yapıldı, darbeler tezgahlandı, hrant dink ve pek çok hıristiyan yurttaşımız öldürüldü, genelkurmay'ın “türkiye'yi biçimlendirme siyaset belgesi” ortaya çıktı, ama yok yok aslında bir şey olmadı, “içinden geçmekte olduğumuz şu hassas günlerde” hesaba katılacak şeyler değil bunlar...
asıl şimdi yaşananları soruşturmak adına yapılan gözaltılar çok ayıp oldu. hiç bu seviyeye gelmiş insanlar gözaltına alınır mı? gözaltına alınması gerekenler sıradan, muhalif, marjinal insanlardır öyle değil mi? zaten demokrasiye ihtiyacı olmayanlar onlar. darbeleri de onlar yaparlar! kenan evren de orgeneral falan değil, mazbut bir çiftçiydi zaten değil mi?
birileri, hatta azımsanamayacak kadar çok iyi niyetli insan, bir süredir soruşturmanın kapsamında yapılan gözaltılara çok şaşırıyor, tepki gösteriyor. oysa, onca suç iddiasının içinde yer alanların ya da yazdıklarıyla ve konuşmalarıyla bu isimleri savunanların gözaltına alınmasına tepki gösteren sözde demokrat yazarlara ve solcu partilere şaşmak gerek asıl!
onlar, solcu olduklarını iddia edip halkı kandırarak insanları çetelerin, darbesevicilerin karşısında yapayalnız bırakıyorlar. ama böylesi belki de daha hayırlıdır. belki de böylece halk ilk defa, kurtarıcısının aslında kendisi olduğu fikrine daha çok yaklaşır. yapmaya ısrarla devam etmemiz gereken şey, herhangi bir kurtarıcı partinin yırtık şemsiyesinden uzak sokaklarda “darbeye karşı milyonlarca adım” atmaktır...