BİNAENALEYH BİENAL ALEYHTARIYDIM….

Çok değil, yedi sekiz yıl öncesine kadar bienal sözcüğünü duyduğumda ulaşılmaz mekanlarda gerçekleştirilen ulaşılmaz sanatsal etkinlikler, anlaşılmaz sanat eserleri canlanırdı kafamda. Daha doğrusu canlanamazdı. Hatta bienal sözcüğünü ilk duyduğumda nedense katedral sözcüğünü çağrıştırdığını hatırlıyorum bana. Gizemli bir mekan çağrışımı. Belki o mekanın içine yerleştirmiştim zihnimde anlaşılamaz sandığım o sanat işlerini… Sonra bienalin sözlük anlamının “iki yılda bir” olduğunu öğrendim ve doğrusu epey rahatladım, huzur buldum. Şimdi hazır 10. İstanbul Bienali sürerken yazayım ve eğer o zamanlar benim hissettiklerimi şu sıralar hissedenler varsa, onlara da huzur vereyim istedim.
Şimdi şu Bienal, iki yılda bir anlamını taşıyan bir kelime. Bienallerin temeldeki ortak amacı iki yıllık ürünü sergilemek. Uluslararası alanda fazla “insan içine çıkmamış” çağdaş sanatçılara büyüyüp gelişmeleri ve hayatta kalmaları için bir temel oluşturmak. Çağdaş sanata kapısı sonuna kadar açık. Bienaller, günümüzde sanatın gelindiği son nokta olarak kavramsal sanatlarla (Conceptual Art) gerçekleştiriliyor.
Kavramsal Sanat geniş anlamda sanatı kuramsal düzlemde çözümlemeyi, yapısını araştırmayı amaçlayan; mantık, felsefe gibi zihinsel süreçlerle yakından ilişkili bir sanat. Oluşumları, gösteri sanatı, vücut sanatı, çevresel sanat, yeryüzü sanatı, yoksul sanat, süreç sanatı ve video sanatı ile birlikte "Nesne sonrası Sanat" (Post Object Art) olarak sıralayabiliriz.
Tüm bu sanatlar düşünceyi - kavramı iletmede gösterge olarak dili, çeşitli nesneleri, bir insanın kendini ya da doğayı kullanıyorlar. Kavramsal Sanatın ilkelerini oluştururken yararlandığı görüşler; İzlenimcilik, Kübizim, Dadacılık, Duchamp'ın Hazır Nesne'si, Pop Sanat, Foto Gerçekçilik ve Minimal Sanat'tan yapılan alıntılardır.
İlk Venedik Bienali 1895'te düzenlendi. Dünyanın birçok yerinde benzeri etkinliklerin harekete geçmesini sağladı. Bienal'in ilk durumuyla bu günkü durumunu karşılaştırırsak aradaki fark büyük olmasına karşın, temelde kavramın aynı olduğunu görürüz.
Johannesburg, Sidney, Kwangju, Montréal, İstanbul, Havana, Berlin, Sao-Poulo, Venedik, Taipei, Dakar çağdaş sanat bienallerinin düzenlendiği kentlerden bazıları.
Bienaller Doğu ile Batı’yı birleştirmek ya da iki kutuplu dünyanın biraraya gelmesiyle ilgilenmiştir. İki kutuplu dünyanın sona ermesiyle uyum, zaman, biri ötekine kapalı olan bu iki bloktaki ülkeleri birbirine yaklaştıracak jeopolitik bir gelişmeye hizmet etmektedir. Bu yeni yüzleşme, çağrılı bir çok ülkeyi, sanatçıları ve eleştirmenleri bir araya getirmekte etkili olabilir. Yerel bir sahne için bütün bu kişiler gerçek bir dinamizm oluşturarak kaynaşmakta, birbirleriyle görüşme olanağı bulmaktadır.
Bütün bu bienaller evrenselliği yansıtmak amacına yöneliktir. Uzun bir zaman Avrupa ve Birleşik Amerika dışındaki ülkelerin sanatçıları üzerine bilgi sahibi olmak oldukça zordu. Bienaller bu imkânı sağlamaya da katkıda bulundu.
İşte böyle değerli okurlarım. Binaenaleyh nicedir bienal aleyhtarı değilim ve hatta bu yılki “bildirisini” çok anlamlı buluyorum... Aşağıda o metni bulacaksınız.

Perşembe, Ekim 25

0 yorum

Yorum Gönder

antikapitalist hava sahasındasınız, türbülans ihtimalini gözden çıkarmayınız...