cemil ipekçi ünlü modacımız. bektaşi bir anne ile sabetay sevi'nin soyundan gelen bir babanın çocuğu. bu toprakların çocuğu. ailesi farklı kültürel köklere sahip bireylerden oluşmuş her türkiyeli gibi zengin bir bakışı var hayata. bu bakış onun başarılı bir modacı olmasına yardımcı olmuştu. şimdilerde zaman zaman siyasi alana ilişkin düşüncelerini okuyoruz.
babası kürt, annesi türk çocuklar tanıyorum. ya da tersi. ayrımcılık konusunda her iki ebeveyni de türk olan çocuklara kıyasla daha hassaslar. bu doğal olarak böyle. çocuk da olsalar ailelerinden kimseye bok sürdürmüyorlar.
yaşama bu çoğulcu bakış, örneğin ayrımcılığa maruz kalan alevi ailelerin bir bölümünde var. aleviler, sünniler kendileriyle eş olmak istemediklerinden birbirleriyle evleniyorlar. bu evliliklerde ulus faktörü çok etkili olamıyor. bir kürt alevisiyle bir türk alevisi pekala evlenebiliyor. bu aileler ayrımcılık konusunda iki kat hassas oluyorlar üstelik. oysa, her ikisi de türk olan alevi bir çiftin oluşturduğu aile, maalesef kürt sorununda devletten de devletçi bir noktaya savrulabiliyor.
neyse. ipekçi'ye dönelim. cemil ipekçi, hem soluduğu kültürel çoğulcu havanın hem de cinsel seçiminin sonucu olarak, hayatın kenar mahallelerine itilmişlerin vicdan sözcülüğünü yapıyor. üniversitelerde türban serbestisini savunuyor. onu cinsel seçimi dolayısıyla "sosyal demokrat" chp'ye yakınlaştıranlar bunu bir türlü anlayamıyor. varlık vergisinin imanını gevrettiği bir aileden geldiği için asla chp'li olamayacağını kendisi söylüyor.
ve şimdi, "ben ne kadar erkeksem" diyor "chp de o kadar türbancı." gay olduğu için söyledikleri hafifseniyor oysa gerçek ancak bu kadar dolaysız ifade edilebilir. şimdi bülent hanım'ın duruşmasına bekliyoruz onu...
0 yorum