hatırlarsınız, geçtiğimiz günlerde 1000 önemli kürt ismi, le Monde ve international herald tribune gazetelerine "kürt sorununda çözüm" için bir ilan vermişlerdi.
“aşağıda imzası bulunanlar bizler, kürt olduğumuzu, atalarımızın topraklarında kürt olmanın onuru ile yaşamak ve kendi kültürümüzü özgürce ifade ederek kabul görmek istediğimizi ilan ederiz” sözleriyle başlayan ilan metninde türkiye cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana kürt kimliğini inkar ettiği ve kürtlerin temel haklarından yoksun olduğu hatırlatıldı. ilanda eski ingiltere başbakanı tony blair, fransa dışişleri bakanı bernard kouchner, ispanya başbakanı felipe gonzales ve eski finlandiya başbakanı martti ahtisaari isimleri de arabulucu olarak önerildi.
işte soldaki tartışma da bu arabuluculuk kurumu üzerinden gelişti. ulusalcılar zaten kıyameti koparttı. sanki kürtler bunları binlerce kez sınırların içinde söylememiş gibi, nasıl olur da bizi elin evropalısına şikayet ederler gergedanlığı teatre edildi. alışıktık zaten, şaşırmadık.
ama ilana tepki soldan, üstelik ulusalcılığa mesafeli kalmasını umduğumuz birgün'den gelince durduk. birgün sürmanşetinden "bu adamlarla olur mu?" demişti. kürtlerin girişiminin içeriği, nedenleri, bildiride yer alan talepler atlanmış, türk gazeteciliği trampleninden başarıyla atlanmış ve "bu adamlar"a sıçranıverilmişti. başlıktaki kızgınlık öylesine hissedilir bir tondaydı ki, sanki arabulucu olarak bir kaç kadın da önerilse, yine aynı başlık atılabilirdi. kızgınlığın nedeni "içeride" anlaşıldı. sürmanşetin devamında, içeride birgün camiasının yakından tanıdığı tayfun mater, bu blogun yazarının da içinde yeraldığı küresel barış ve adalet koalisyonu'nun sözcüsü kişi aynen şöyle diyordu: "Kürt sorunu bir iç meseledir. Kendi aramızda tartışmamız gerekmektedir. Sorun dış ilişkilere taşındığında içinden çıkılamaz bir hale gelmektedir. Özellikle Tony Blair gibi saldırgan kimliğinin tüm kamuoyunca bilindiği birinin arabuluculuk yapması önerisi ciddiye dahi alınamaz."
şimdi bu sözlerin neresinden tutalım? küresel bak'ın içinde olmam hasebiyle benim de sözcüm olmuş olan bu kişi ne diyor? "kürt sorunu iç meseledir" diyor. bunu söylerken "iç"miş olmasını umuyorum ki aksi halde "ciddiye bile alınamaz". "kendi aramızda tartışmalıyız" diyor. e biz çok tartıştık üstad be aramızda. çözemedik. sen kendi aranda tartışmaya devam et o vakit. üstelik, bu "aramız" ne demek? kürtlerle sen mi? "tony blair saldırgan" diyor. e biliyoruz abicim, saldırgan. barış kimle yapılacak peki? saldırgan olmayanlarla mı? barış savaşanlarla yapılıyor ne yazık ki... burada savaştan bahsediyoruz yahu, saldırgan da ne demek?
dahası birgün neden mazfurla değil de zarfla ilgileniyor? öyle ya, bir mektup değil mi 1000 kürdün ilanı, sorunu anlatmak için dünyaya?
0 yorum