gerilim tırmanıyor. ergenekon operasyonu kapsamındaki gözaltılar dış basında laik-kemalistlerle, siyasal islamcıların hesaplaşması olarak anıldı. pek çok yorumcu da aynı fikirde. sorunun bu şekilde ortaya konması ciddi bir basınç ve bunaltı yaratıyor.



bu hükümet çok açık bir şekilde, tüm kapitalist hükümetler gibi, işçi düşmanı. tuzla tersanelerinde olup bitenler, insan hayatı karşısında, eğer o insan bir mülksüzse ne denli duyarsız kalınabileceğini kanıtladı. "ekonomik istikrar" denen şey emekçilerin yaşam çıtasını yükseltmiyor. milyonlarca kamu çalışanı yoksulluk sınırında yaşıyor, hükümetin onlara reva gördüğü zam sadece yüzde 2. sağlık alanında reform olduğu ileri sürülen uygulamalar tam bir kaos yarattı. tarımda çöküş sürüyor. toprağa bağlı yaşayan insanlar giderek yoksullaşıyor. topraktan kopuyor, koparılıyor. genetiği değiştirilmiş tohum ithalatının önünü açan hükümet, köylüleri küresel kapitalizmin insafsız kollarına terketti. bütün bunlar gerçek, ab uyum yasaları aslen neoliberalizme yani tımarhana ekonomisine ekonomik ve politik angajman yasaları. ve bu alanda kocaman bir muhalefet boşluğu var.



yüzde 15'in sosyali, genelkurmayın demokratı chp emekten yana olmadığı için bu alan boş. akp'yi hükümetten seçimler yoluyla uzaklaştıramayacağını bilen içe kapanmacı, ab karşıtı, ulusalcı cenah, "şeriatla 100 yıl geriye gideceğimize, darbeyle 10 yıl geriye gideriz" mantığında.



dış basının dik açılı bakışının ıskaladığı şey, bu memlekette bu hükümete zımnen dahi destek vermesi mümkün olmayan ama demokrasi dışı yöntemlerle alaşağı edilmesi karşısında sessiz kalmayan insanların olduğudur. ulusalcı koro bu insanları neredeyse fettullahçı ilan etmiştir. bu ülkede demokrasinin kazanılması adına kılını bile kıpırdatmamış, hiç bir bedel ödememiş, aksine özgürlükten yana her girişimi bastırmaya çalışmış bu koro, birdenbire demokrat kesilebilmekte, tüm kavramları tarihsel yükünden kopartarak demokrat insanları gerici ilan edebilmektedir. fakat şunu da belirtmek gerekir. chp'ye oy vermiş önemlice bir kalabalık aslında kapatma girişimine karşıdır.



bu noktada antikapitalistler, ciddi bir basınçla kuşatılmıştır. ya akp'nin karşı oldukları ekonomi politikalarını savunuyor görünmek pahasına darbeye karşı demokrasiden, seçimlerden, halk iradesine saygıdan yana tavır alacaklar, ya da susup bekleyecekler. ikincisini tercih edenler var.



şu ergenekon davasının bir an önce açılması ve sonuçlanması gerekiyor. temmuz sonu, ağustos başı gibi sonuçlanacağı söylenen akp davasının sonucunu görmek gerekiyor. yani artık söylenecek sözün bizim açımızdan pek bir hükmü kalmadı. ama yine de söyleyelim. demokrasimizi beğenmiyoruz ki varız. daha gelişmiş bir demokrasiyi işçi sınıfının kadın ve erkeklerinin haklarının, bilinçlerinin ve örgütlenme düzeylerinin gelişmesi olarak anlıyoruz ve bu yüzden de darbeye hayır diyoruz. denklem bu kadar basit!



akp'yi alaşağı etmek isteyenler bizlerden çok mu hoşlanıyor diyorsunuz?

parlamentoyu kapatmak isteyenler, sendikaları açık mı bırakacaklar sanıyorsunuz? 02.07.2008

Salı, Eylül 2

0 yorum

Yorum Gönder

antikapitalist hava sahasındasınız, türbülans ihtimalini gözden çıkarmayınız...

Subscribe here