ele avuca sığmaz, boyun eğmez, doğru bildiğini okuyan ama hatalarından da ders çıkartmasını bilen asi doktor house, izlenme rekorları kıran dizinin melankolik uzmanı. açıkça insandan, hastadan yana bir tavrı var. nasıl yani, bir doktorun zaten beklenen bir özelliği değil midir bu demeyin. etrafınıza bir bakının.ne kadar çok özel klinik, mr merkezi, özel hastane kaynadığını hemen farkedeceksiniz. bu hastanelerin personelleri bağımsız mıdır? sorulması gereken soru budur. hastane yönetimleri, hastaneleri birer işletme gibi algılamaktadır, kaldı ki öyledir, o halde bu işletmelerin birer işçisi konumundaki doktorlar da genel işletme mantığına bağlı kalmak zorunda olacaklar ve patronlarının sınırını çizdiği bir etik’le davranacaklardır.
dr. house’ın bir konuşmasını hatırlıyorum: “işletmesinin” patronu, birkaç arkadaşının işine devam edebilmesi karşılığında, bir tıp kongresinde house’tan, işletmenin geliştirdiği yeni bir ilaç lehinde bir konuşma yapmasını teklif eder. dr house, hiç içine sinmese de konuşmayı yapmayı kabul eder ve enfes sahnede aksak bacağını yasladığı bastonuyla kürsüye ilerler. salon nefesini kesmiş, onu izlerken, eline tutuşturulmuş metnin ilk cümlesini okuyup kürsüden iner. patronunun müdehalesiyle tekrar kürsüye dönmek zorundadır, metni bir kenara koyar ve konuşmaya başlar. “evet bu ilaç çok iyi. çünkü eskisi de çok iyiydi. eskisinin patent süresi dolduğu için, sevgili patronum, basit bir iki değişiklikle bu yeniilacı piyasaya sürdü ve bunu bir devrim gibi takdim ederek patent süresini uzatıp milyonlarca dolar kazanmaya yeniden aday oldu.” işte böyle bir namuslu meslek erbabının, bir hekimin dizisini severek izliyorum ben. bir de şu haberleri okuyorum öylesine bir gözattığımda türk medyasında:
emekli orgeneral şener eruygur, cezaevinde geçirdiği kaza sonrası gata'ya sevk ediliyor.eruygur, sağlık durumu el vermediği için tahliye edildi. ancak eşi mukaddes eruygur'un gata bölüm şefi albay ile yaptığı ve internete düşen ses kaydında, şener paşa'nın sağlık durumunun iyi olduğu, yeniden tutuklanmaması için gata'da tutulduğu ifade söyleniyor.
emekli orgeneral hurşit tolon da, gata'da iken "delil yetersizliği"nden tahliye oluyor. yapılan itirazı değerlendiren 12'nci ağır ceza mahkemesi, "delil yetersizliği"nden değil "hastalık" nedeniyle tahliyesinin devamına karar veriyor.
sonrasında jitem eski komutanı emekli tuğgeneral levent ersöz de, geçtiğimiz günlerde gata'ya sevk ediliyor. ersöz'ün, götürüldüğü devlet hastanelerinde araçtan inmeyi reddettiği ve gata'ya sevkinde ısrar ettiği kaydediliyor.
ambulansta incelemelerini yapan doktorlar ise hastanede tedavisini gerektiren bir durum olmadığını ifade ediyor. buna rağmen levent "paşa", gata'ya götürülüyor ve yatırılıyor.
avukatı birkaç gün önce, levent ersöz’ün gata'da düşerek başını lavaboya çarptığını ve ifade vermek için savcılara götürülmesine sağlığının el vermediğini açıklıyor. uzun lafın kısası gata’ya giden yırtmaya yaklaşıyor.
babam, emekli bir asker, hayatı boyunca onuruyla yaşamaya uğraşmış bir hangar emekçisi,diyarbakır askeri cezaevinde yatırılmış bir adam, şimdi akciğerlerinde belki, o hangarlardan, o uçak toz dumanından, o mahpusluktan kalan izlerin bilmemneskopisi ile varılabilecek bir tanı sonucu, göğüs kafesini oluşturan kemiklerinin kırılıp daha içerilere inilmesi suretiyle yapılacak bir ameliyatla, kanser olası tanısıyla hayata bağlanmaya çalışıyor şimdi.
babamı, o namuslu masum insanı, kimse gata’ya düşürmesin diyorum ben. allah düşmanını gata'ya düşürmesin diyorum. emekli babamın rütbesi belki zaten elvermez de, şu gata’ya sağlam giren, dr. house’ın gözünden uzak, komada, gözlerden ırak tutuluyor her nedense, daha da kötülemesini istemem babamın giderek...
0 yorum