israil’in gazze kıyımı boyunca en çok işittiğimiz şey yakınma idi. araplardan, hamas’tan, amerika’dan, yahudilerin hepsinden yakınma. en mide bulandırıcı olanı araplardan yakınılması. araplar zaten osmanlı’yı arkadan vurmuşmuştan, pis milletmişmişe, apaçık ırkçılığa savruluveren fikirler. israil bombaları altında can veren pis araplar! israil’e de karşıyız araplara da!

diğer yakınma hamas’la ilgili olanı. hamas silahlı kanadı da olan siyasi bir parti. yaser arafat’ın uzun yıllar liderliğini yaptığı el-fetih uzlaşmacı bir çizgiye kayıp “emperyalist barış”ı kabullendikten ve iktidarda olduğu yıllar boyunca pek çok yolsuzluğa karıştığı ortaya çıktıktan sonra, filistin halkı yüzünü daha çok hamas’a dönmeye başladı.zaman zaman el-fetih ile hamas militanları iktidar için çatıştı. sonuç olarak hamas seçimlere de katıldı ve 1.5 milyon nüfusu olan gazze’de idare hamas’ta kaldı. hamas filistin hükümetinde de yerini aldı. gazze’de hamas’a katılmış bir üyesi olmayan aile yok gibi. yani hamas gerçek anlamıyla bir toplumsal parti. ama silah kullanıyorlar, ama laik değiller, ama demokrat değiller. evet bunlar doğru ama, direniyorlar! o topraklarda şu an için önemli olan tek şey kurtuluş. hamas israil işgaline direniyor ve filistin halkının önemli bir bölümünün desteğine sahip. türk hükümetinin yanı sıra uluslar arası politika sahnesinde giderek daha çok aktör hamas’ın ortadoğu barış sürecine dahil edilmesini öneriyor. büyük olasılıkla obama da bunu destekleyecek.

yakınmacıların belki de en önemli yakınması, bebekler öldürülürken tüm dünyanın sessiz kalması, israil’in arkasında abd’nin olması ve bu nedenle sokak gösterileriyle falan israil’in geriletilemeyeceği iddiaları. bu yenilgici bir ön-yargı sadece. bir kere tüm dünyanın sessiz kaldığı doğru değil. hükümetler düzeyinde evet, onca vahşete beklenen tepki yok. fakat halklar o kadar da tepkisiz değildi. dünyanın dört bir yanından yükselen protestolara israil vatandaşları da katılmaya başlamıştı. basit bir google araştırması bile bunu gösterecektir. artık mesele öyle bir hale gelmişti ki, yahudiliğin onurunu kurtarmak isteyen dünyanın çok başka noktalarından pek çok yahudi, israil katliamını net bir şekilde eleştirdi, kınadı.

batı kamuoyunun israil şiddetini onayladığı ise külliyen yalan. israil’in en önemli destekçisi abd’de yapılan son araştırmalar bunun kanıtı. pew araştırma kuruluşunun anketine göre, amerikalılar arasında israil’e sempati duyanların oranı iki yıl içinde yüzde 52’den yüzde 49’a gerilemiş durumda. 2006 yılında hizbullah’a yönelik israil operasyonunu destekleyen amerikan yuttaşlarının oranı yüzde 45 düzeyindeydi. gazze için bu oran yüzde 40. newsweek’ten jamal mahjoub’un yorumuna göre, ortadoğu batı’ya artık sanılandan daha yakın. “müslüman nüfusun avrupa’da giderek artması, ortadoğu’yu eskisi gibi uzaklarda, avrupalının tamamen yabancısı bir yer olmaktan çıkardı. azımsanmayacak sayıda müslümanın yaşadığı ingiltere ve fransa gibi devletler kendi vatandaşlarının ortadoğu’da yaşananlar karşısında daha sağlam bir ahlâki duruş talep etmeleri sebebiyle, bölgeye ilişkin kayıtsızlıklarının ülkelerinde çatışmaya yolaçtığını idrak etmeye başlıyor.”
bush’un işgalci dış politikasına duyulan öfke ise obama’nın kazanmış olmasıyla zaten ortada.

bizim “laik” eleştirmenlerimiz tertemiz bir direnişçi arayışı içindeler ve hamas karşıtlıkları nedeniyle atıl kalıyorlar. politikasızlığa sürükleniyorlar. ne soldan ne de sendikalardan gösterilere yeterli katılım olmamasının bir nedeni de bu. sonra da çıkıp, türkiye’de gösteriler bir merkezden yönetildi, yürüyüşleri iktidar yönlerdirdi, belediye otobüsleri adam taşıdı diye yakınmanın hiçbir politik anlamı yok! pardon, belki de pratik olarak çok eleştirilen abd ve israil siyasetinin yanına düşüvermek gibi bir anlamı olabilir.

öte yandan yakınmalar üzülmekten başka şey yap(a)mayan insanın ruhunu yıkama işlevi görüyor belki

Pazar, Şubat 1

0 yorum

Yorum Gönder

antikapitalist hava sahasındasınız, türbülans ihtimalini gözden çıkarmayınız...

Subscribe here